1 MAYIS İŞÇİ MARŞI
Günlerin bugün getirdiği
Baskı, zulüm ve kandır
Ancak bu böyle gitmez
Sömürü devam etmez
Yepyeni bir hayat gelir
Bizde ve heryerde
1 Mayıs 1 Mayıs
İşçinin, emekçinin bayramı
Devrimin şanlı yolunda
İlerleyen halkın bayramı
Yepyeni bir güneş doğar
Dağların doruklarından
Mutlu bir hayat filizlenir
Kavganın ufuklarında
Yurdumun mutlu günleri
Mutlak gelen gündedir
1 Mayıs 1 Mayıs
İşçinin, emekçinin bayramı
Devrimin şanlı yolunda
İlerleyen halkın bayramı
Vermeyin insana izin
Kanması ve susması için
Hakkını alması için
Kitleyi bilinçlendirin
Bizlerin ellerindedir
Gelen ışıklı günler
Gün gelir gün gelir
Zorbalar kalmaz gider
Devrimin şanlı yolunda
Bir kağıt gibi erir gider
— 1 Mayıs Bildirileri:
— 1 Mayıs 2010 Bildirisi, .pdf dosyası
— 1 Mayıs 2008 Bildirisi, .pdf dosyası
— 1 Mayıs 2007 Bildirisi, .pdf dosyası
— Ana Sayfaya Dönüş
|
İki yıl önce yayınladığımız 1 Mayıs Bildirisi’nde şunları yazdık:
“77’nin 1 Mayıs’ı, katliamıyla olduğu kadar, kitleselliğiyle de tarihe geçti.
31 yıl sonra, bugün, ‘devrimci’ ya da ‘solcu’ konfederasyonların başını çektiği oportünistler, pasifistler ve her türden devrim kaçkınları 1 Mayıs’ı icazet altına almak için öne fırladılar.
Kapatma davasıyla AKP’nin ‘köşeye sıkıştığı’na inanan, AKP’nin ‘demokrat görüntüye’ ihtiyacı olduğunu düşenen bu fırsatçılar, 1 Mayıs’ı pazarlık masasına yatırdılar.
Önce Abdullah Gül’den icazet almakla işe giriştiler. İçişleri bakanıyla yoğun bir görüşme trafiğine girdiler. Adalet Bakanı aracılığıyla F-Tipi cezaevlerine ilişkin ‘tavizler’ bile verilebileceği mesajları verildi.
AKP’nin istediği, solun ve işçilerin kapatma davası sürecinde AKP’nin ‘kurşun askerleri’ rolü oynamalarıydı.
Konfederasyon ağalarının, sol legalizm kariyeristlerinin isteği ise, kendilerine inanırlığı artıracak bir gösteri olanağı tanınmasıydı.
Geçen yıl ‘Taksim’ diye ortaya çıkmışlardı. Nereden ve nasıl icazet aldıkları bilinmese de, sanki icazet verilmişçesine kitleleri Taksim’e çağırmışlardı.
Gidildi...
Tek tek gidildi...
Polis barikatları, gaz bombaları, coplarla karşılanıldı.
‘1 Mayıs’ta Taksim’deyiz’ çağrıları yapanlar ortalıkta yoktu.
Sendikalar yoktu!
Konfederasyonlar yoktu!
Legal sol partiler yoktu!
Legalizme payandalanmış sol örgütler yoktu!
Tüm yokluğa rağmen Taksim’e girmek için bir avuç insan saatlerce polislerle çatıştılar.
Bugün bir kez daha aynı icazet oyunu sergilendi.
Yapılan pazarlıklar bir sonuç vermemişse de, yapılmak istenen AKP’ye ‘demokrat’ görüntüsü verecek bir 1 Mayıs gösterisi düzenlemekti.
Pazarlıklar 1 Mayıs’ın ‘tatil günü’ ilan edilmesi ve Taksim ‘yasağı’nın kaldırılması karşılığında AKP’ye destek vermek için sürdürüldü.
İcazetin de bir sınırı vardı.
Olmadı!
Anlaşamadılar!
Pragmatizmin ve ilkesizliğin egemen olduğu, fırsatlardan yararlanmanın marifet sayıldığı, AKP’yle yapılacak pazarlıklarla ‘kazanımlar’ elde edileceğine inanıldığı bir dönemde bunlar oldu.”
Ardından 2009’un 1 Mayıs’ına gelindi.
Oyun yine aynıydı. Yine legalist solcuların desteğinde konfederasyonlar ortaya çıktılar, yine AKP ile pazarlığa oturdular. “Ayaklar baş olunca kıyamet kopar” sözleri bile unutuldu. Pazarlık yine kapalı kapılar ardında gizlice sürdürüldü. Sonuçta 1 Mayıs’ın “resmi tatil günü” ilan edilmesi karşılığında “olaysız 1 Mayıs” konusunda anlaşmaya varıldı.
Ve “makul kalabalık”, “marjinaller”in çatışmalarının arkasından dolanarak Taksim’e ulaştı. “Makul süre” sonrasında, “makul sayıda marjinaller” de alana alındı. Daha “marjinaller” alana yeni girmeye başlamıştı ki, “kutlama” sona erdirildi.
Şimdi Taksim Meydanı, AKP’nin inayetiyle, lütfuyla konfederasyonlara açıldı.
Şimdi devletin resmi güvenlik güçleri ortalıkta fazlaca görünmez olurken, “asayişi” konfederasyonların görevlendireceği ve tek tip giydirilecek olan “özel güvenlik gücü” sağlayacak.
Bu, 1 Mayıs’ı Taksim’de “kutlama” karşılığında AKP’ye verilmiş bir destektir. Açık ifadesiyle, konfederasyonlar, özellikle DİSK ve KESK, Taksim “ödülü”yle AKP’nin ayağına dolanmama, AKP’nin muhalifleriyle işbirliği yapmama sözü vermişlerdir. Daha da vahim olanı, yapılan bu gizli pazarlıklar “kazanım” olarak sunulmaya çalışılmaktadır.
DİSK başkanının şu sözleri hiç unutulmamalıdır: “(Kutlama) uzun sürünce, katılan işçi arkadaşlarımızın da dikkati dağılıyor. Bununla birlikte kontrolün radikal grupların eline geçme riski artıyor.”
İnsanlık tarihi, işçi sınıfının mücadele tarihi böylesine pazarlıklarla satışların yapıldığı olaylarla doludur. Tarih, ne kadar öğretici olursa olsun, ondan ders alınmazsa, bir kez daha yaşayarak öğretir.
2010 1 Mayıs’ı, bir kez daha siyasal oportünizmin, ilkesizliğin yaşanılarak öğrenileceği bir gün olarak tarihe geçecektir. Ama 1 Mayıs, her zaman olduğu gibi, işçi sınıfının birlik, dayanışma ve mücadele günü olmaya devam edecektir.
Bunun için konfederasyonların şemsiyesine, AKP’nin icazetine, legalistlerin pankartlarına ihtiyacımız yoktur.
YAŞASIN 1 MAYIS!
TEK YOL DEVRİM!
KURTULUŞA KADAR SAVAŞ!
|